FED VARLIK AZALTIMINA BU AY BAŞLIYOR

Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ünüvar: “Fed’in para musluklarını kısmaya başlaması tasarruf açığına sahip bütün gelişmekte olan ülkelerde hissedilecek. Ancak Avrupa ekonomisinin zayıf seyri, küresel likiditenin varlığını koruyacağına işaret ediyor”

ABD Merkez Bankası (Fed) aralık ayı Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) tutanaklarında, parasal genişlemenin yararının zamanla azaldığı görüşü öne çıktığı için tahvil alımını azaltmına bu ay başlayacağını açıklanmasının ardından, kararın özellikle gelişmekte olan ülkelere etkisi izleniyor.

Fed’in, 17-18 Aralık tarihlerinde gerçekleştirdiği FOMC toplantısının tutanaklarında, aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımını 10 milyar dolar azaltarak, 75 milyar dolara indirme kararını aldığı ve olası faiz artırımını ileriye bırakma düşüncesinin öne çıktığı belirtildi. Varlık alımlarını azaltma kararının alınmasında, parasal genişlemenin yararının zamanla azalması görüşünün etkili olduğu kaydedildi.

Söz konusu tarihlerdeki toplantının ardından varlık alımlarını azaltma kararının, ilerlemenin bir işareti olduğunu belirten Fed Başkanı Ben Bernanke, ekonomik gelişmenin devam etmesi halinde Fed’in gelecek yıl boyunca da varlık alımlarını daha fazla azaltma yönünde benzer ılımlı adımlar atabileceğini kaydetti.

Fed’in varlık alımları bu aydan itibaren aylık 40 milyar dolar hazine tahvili ve 35 milyar dolar mortgage destekli tahvil şeklinde gerçekleşecek.

Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve eski Kıdemli Ekonomist Burcu Ünüvar, Türkiye’nin hem içeride hem dışarıda yüklü bir ajandayla yeni yıla başladığını ve ABD ekonomisinde patronun değişiyor olmasının önemli bir gelişme olsa da, burada kişiden ziyade verilerdeki değişime yoğunlaşmak gerektiğini dile getirdi.

Ünüvar, ABD emek piyasalarındaki iyileşmenin temel değişken olarak ön planda kalmaya devam edeceği öngörüsünde bulunarak, “Ekonominin iş yaratma kuvvetine paralel olarak yükselecek piyasa faizlerinin, konut piyasasındaki iyileşmeyi baltalamaması için temkinli ilerlenecek” dedi.

Bu noktada ABD Senatosu’nun, Fed’in yeni başkanı Janet Yellen’i yüzde 68 gibi geçmiş örneklere göre düşük sayılacak bir evet oranıyla kabul ettiğini hatırlatan Ünüvar, burada bir cinsiyet ayrımcılığı olabileceğini kabul etmekle birlikte, Senato’nun bir süredir Fed’in başta parasal genişleme olmak üzere sonuçları konusunda uzlaşı sağlanmamış para politikası araçlarını kullanma şekline duyduğu tepkiyi gösterdiğinin de konuşulanlar arasında olduğunu ifade etti.

Burcu Ünüvar-Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Eski Kıdemli Ekonomist
Burcu Ünüvar-Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Eski Kıdemli Ekonomist

Ünüvar, ABD’de para politikası deneylerinden ziyade reel sektörün kademeli olarak ön plana çıkacağı bir döneme girildiğini dile getirerek, Fed’in para musluklarını kısmaya başlamasının tasarruf açığına sahip bütün gelişmekte olan ülkelerde hissedileceğini, ancak Avrupa ekonomisinin zayıf seyrinin, küresel likiditenin varlığını koruyacağına işaret ettiğini söyledi.

Burada Türkiye’nin, tümüyle kendine özgü sebeplerle benzer ülkelerden olumsuz ayrışma riski taşıdığına dikkati çeken Ünüvar, şöyle devam etti:

“2008 sonrasında piyasalarda görülen iyileşme, makro ekonomideki yapısal bir düzelmeden kaynaklanmıyordu. Artan küresel likidite ve iyileşen risk algısı, piyasa oyuncularının Türkiye piyasalarına olan ilgisini destekledi. Ancak sular çekilmeye başlarken, artık her ülkenin kendi zayıflıkları da ortaya çıkacak. Örneğin 2012’deki yüzde 2,2’lik düşük büyüme performansının ardından, 2013’te yaklaşık yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleşecek iktisadi büyümenin aslında önceden duyurulmayan bir kamu harcaması ve buna eşlik eden stok birikimi ile gerçekleştiği artık gözden kaçmayacak.

Hane halkının harcama ve özel sektörün yatırım iştahı zayıflarken, 2014’te Türkiye’nin büyüme performansının önündeki aşağı yönlü riskler artacak. Büyümeyi desteklemek için kamunun devreye girmesi ise, 2013’teki kuvvetli harcama ile birlikte düşünüldüğünde, bütçe görünümünü tehdit edecek. Bu noktada, yakın zamanda gördüğümüz gibi hükümetin yönetilen/yönlendirilen fiyatlar üzerinden zam yapması ise TCMB’nin zaten tutmayan enflasyon hedefini tehdit edecek. Yerel cephedeki siyasi tansiyon ve güven kaybı artarak devam ederse, yatırımcılardaki güven erozyonu da sürecektir.”

-“Türkiye için 2014 büyüme beklentim, baz senaryoda yüzde 2,8, kötü senaryoda ise yüzde 1,5”

Burcu Ünüvar, Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşlarından Fitch ve Moodys’in temkinli bir ton kullanan ve uyarı niteliği taşıyan açıklamalarını, diğer kurumların açıklamalarının da izleyebileceğini belirterek, yılın ilk yarısı içerisinde kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin görünümünü negatife çevirmesi olasılığı artarken, bu durumun bir sonraki adım olarak not indirimi endişesini beraberinde getireceği değerlendirmesini yaptı.

Böyle bir noktada TL’nin değer kaybına müdahale için TCMB’nin faiz silahını kullanacağı beklentisinin kaçınılmaz olarak yaygınlaşacağı öngörüsünde bulunan Ünüvar, şunları kaydetti:

“Hem eldeki döviz rezervlerin bonkörce harcanmış olması, hem de TCMB’nin reddettiği faiz seçeneğini sonunda kabul etmek zorunda kalması, tepki boyunun yüksek olmasına neden olabilir. TL’deki değer kaybı ve sonrasında gelecek olası sert bir faiz hareketi, döviz açık pozisyonu olan Türk özel sektörü için yıpratıcı bir darbe olacaktır. Aralık ayında yazdığım raporda Türkiye için 2014 büyüme beklentimi baz senaryoda yüzde 2,8, kötü senaryoda yüzde 1,5 olarak açıklamıştım. Siyasi tansiyonun artarak devam etmesi ve yerel seçimlerden sonra gerginliğin yükselmesi durumunda kötü senaryo ağırlıklı olarak ön plana çıkacaktır. TL’deki değer kaybı ve son zamlar düşünüldüğünde, daha önce yüzde 7,2 olan 2014 için enflasyon beklentimin fazla iyimser kalmış olabileceği ve yüzde 8’e yaklaşan rakamlar görebileceğimiz anlaşılıyor.”