Yaşar Üniversitesi, Köln Başkonsolosluğu ve DİTİB’in de düzenlenmesine destek olduğu “Sohbete Geldik” konulu ‘Bilimsel Sohbet’ toplantılarının birincisini 17 Mayıs 2014’te Köln’de gerçekleştirdi. Toplantıda, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarını etkileyen “Çifte Vatandaşlık ve Mavi Kart Uygulaması”, “Avrupa’da Çocuk Yetiştirmek” ve “Türkiye’de Yükseköğrenim Fırsatları” konuları ele alındı.
Türk-Alman Araştırma, Eğitim ve İnovasyon Yılı 2014 kapsamında düzenlenen oturumda Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Murat Barkan, “Toplumsal duyarlılık ve sorumluluk boyutu da olan bu oturum, ikili ilişkileri pekiştiren bir girişim oldu” dedi. Prof. Barkan, “Gerek Türkiye’ye dönüş sürecinde uyum için gerek Türk Üniversitelerinden alınacak güçlü üniversite dereceleri ile Avrupa’ya daha üst düzeyden dönüş için Türkiye’de yükseköğretim, Almanya ve Avrupa’daki Türk gençleri için artık güvenilir ve cazip bir geleceğe yatırım seçeneği haline geldi.” diye konuştu.
Almanya’da doğan Türklere 21 yaşından sonra çifte vatandaşlık hakkı tanıyan kanun teklifinin geçtiğimiz Nisan ayında Almanya Koalisyon Hükümeti tarafından meclise sunulduğunu hatırlatan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Özkan ise, “Artık Almanya’da yaşayan gurbetçilerimiz Türk mü olsam, Alman mı olsam ikileminde kalmayacak ”dedi.
ASKERLİĞİNİ ALMANYA’DA YAPAMAYAN TÜRKİYE’DE YAPACAK
Çifte vatandaşlık konusunda Almanya’da yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Özkan askerliğini Almanya’da tamamlayan Türk vatandaşları için önemli bir uyarıda bulundu. Çifte vatandaşlık konusunda Almanya’da yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Prof. Dr. Işıl Özkan, “Federal Almanya Koalisyon Hükümeti’nin yaptığı anlaşmaya uygun olarak hazırlanan çifte vatandaşlığa ilişkin kanun teklifi geçtiğimiz Nisan ayında Bakanlar Kurulu’nca Federal Meclis’e sunuldu. Almanya’da doğan ve sekiz yıldır bu ülkede yaşayan veya altı yıl Almanya’da bir okula giden ya da Almanya’da bir okul veya meslek eğitimini bitiren Türk gençleri reşit olmalarından itibaren 21 yaşına kadar bu vatandaşlıklarından birini seçmek zorunda kalmayacak ve çifte vatandaşlıklarını koruyabilecekler. Kanun teklifi sadece Almanya’da doğan gençleri kapsamakla birlikte, Almanya’daki Türk toplumu için olumlu bir gelişme olarak görüldü. Ayrıca Almanya’da okulu bitiren gençlerin burada kaç yıl yaşadığı da önemli değil. 21 yaşına gelen gençlerin herhangi bir şey yapmaları gerekmemekte. Şartın yerine getirildiğinin yetkili daire tarafından kararlaştırılması halinde, gençler 21 yaşından sonra da Alman vatandaşlıklarını muhafaza edecekler. Öte yandan çifte vatandaşlığa sahip Türk erkeklerinin Almanya’da yaptığı askerlik 1111 sayılı Askerlik Kanunu’na göre Türkiye’de kabul edilmekle birlikte, Almanya 2011 yılından beri zorunlu askerlik hizmeti kaldırdığı için Almanya’da askerlik yapmayan Türk vatandaşlarının bu yükümlülükleri devam edecek.” şeklinde bilgi verdi. ” şeklinde bilgi verdi.
ALMANLAR BAĞIMSIZ TÜRKLER BAĞIMLI
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap ise Türk ve Alman ailelerin çocuk yetiştirme konusunda gösterdikleri farklılıklara değindi. Geleneksel Türk ve Alman kültürlerini karşılaştıran Jagtap, “Alman ailelerinde tipik bağımsız odaklı bir kültür mevcut. Bu bağlamda birey olmak, kendi ayakları üzerinde durabilmek ve kendi kararlarını kendi verebilmek gibi beceri ve özellikler bu kültür için oldukça önemli. Türk ailelerinde ise aile bağlarını ve büyüklere saygıyı ön plana çıkaran tipik bağlılık odaklı bir kültür mevcut” dedi.
YÜKSEKÖĞRENİMDE TÜRKİYE FIRSATLARI
Yaşar Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ayselin Yıldız, Almanya’daki Türklerin Almanya ve Avrupa’da yükseköğrenimde alanında yaşadığı zorlukları dile getirdi. Yurtdışında yaşayan Türk öğrencilerin Türkiye’deki üniversitelerde eğitim alabilmelerine ilişkin fırsatları gündeme getiren Yıldız şu bilgileri verdi:
“Günümüzde, Alman üniversitelerinin mevcut kontenjan kapasiteleri yeterli değil. Bu nedenle, potansiyel üniversite adayları gözlerini yurtdışındaki yükseköğretim olanaklarına çevirmiş durumda. Bologna kriterlerine uyum sağlayan Türk yükseköğretim kurumlarının sayısı hızla artıyor. Türk üniversitelerinden alınan diplomaların Avrupa’da geçerlilik alanı da hızla genişliyor. Bugün birçok Türk üniversitesi, Avrupa ve dünya üniversiteleri ile yoğun bir rekabet yaşıyor; bu alanda küresel ölçekli başarılara imza atıyor. Artık Türk Üniversitelerinin Avrupa ve Dünya Üniversitelerinden kalite açısından eksiği kalmadı.”