Okul kaygısına anne-baba desteği

İzmir’de bu yıl yaklaşık 55 bin öğrenci ilk kez okulla tanışacak. Yeni bir yaşama ilk adımlarını atacak olan binlerce çocuğun en büyük destekçileri ise yine anne-babaları olacak.

Özellikle okul öncesi deneyimi bulunmayan çocukların okula uyum süresinin uzun olabileceğine dikkat çeken uzmanlar anne ve babaları uyardı. Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran, “Anne ve babalar çocuklarınızın bu süreci atlatmasında en büyük destek sizden gelmeli” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran - Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Yrd.Doç.Dr. Ilgın Başaran – Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi

 

KAYGI ÖĞRENMEYİ ZORLAŞTIRIYOR

Son yıllarda olduğu gibi birinci sınıflar bu yıl da okula alışım süreci kapsamında bir hafta önce 8 Eylül Pazartesi günü okula başlayacaklar. Ancak daha önce okula hiç gitmemiş bir çocuk için bu sürenin de yetersiz olabileceğine dikkat çeken Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran anne ve babalara şu tavsiyelerde bulundu:

“Anaokulu ya da okul öncesi deneyimi olan çocuklarda uyum süreci yeterli olsa da daha önce okula hiç gitmemiş bir çocuk için uyum süresi bir haftayı geçebilir. Anne ve babalar, çocuklarının bu süreci atlatmasında en büyük destekçileri olmalı. Onların da bu duruma hazır olmaları gerekli. Bu nedenle karşılaşılabilecek sorunları önceden belirleyip baş etme stratejileri geliştirmeleri lazım. Tatil sonrası okula dönüş zor olabilir ve çocuklarınızın kaygı düzeyi artabilir. Aşırı ilgili olmak ya da ilgisiz davranmak çocuklarınızın duygusal durumlarını etkileyecektir. Hele bir de yeni okul, yeni öğretmen, yeni sınıf arkadaşları söz konusu ise çocuğunuzun kaygı düzeyi artabilir. Doğal olarak da kaygı öğrenmeyi etkileyecektir.”

HER ÇOCUK FARKLI OLUR

Her çocuğun gelişim hızının kendine özgü olacağının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Ilgın Başaran, ebeveynlerin çocuklarının özelliklerini sınıf öğretmeni ile paylaşması gerektiğini söyledi. Başaran, “Her ne kadar aynı yaş grubunda olanlar gelişimsel olarak benzer özellikler gösterseler de hiçbir çocuk birbirinin aynı değildir. Her çocuğun gelişim hızı kendine özgü olur. Okullardaki eğitim hedefleri dikkate alındığında çocukların çoğu bu hedeflere ulaşacaktır. Ancak bazı çocuklar bu hedeflere daha geç, bazıları daha erken ulaşabilir. Eğitim hedefleri ile birlikte okullar, tüm öğrencilere kendi potansiyellerini geliştirebilecekleri uygun deneyimler sunacaktır. Siz anne ve babalar çocuklarınıza erken eğitim olanaklarını sağlayarak, sağlıklı beslenmelerine dikkat ederek ve güvenli bir ortam sağlayarak katkıda bulunabilirsiniz. Bu da sizin eğitim sürecine aktif olarak katılımınız ile sağlanabilir. Ayrıca çocuklarınızın özelliklerini öğretmeni ile paylaşın. Her çocuğun ev yaşamı farklıdır, ancak çocuk evde de öğrenmeye devam eder. Ailesi ve arkadaşları ile birlikte korumalı bir öğrenme ortamı sağlandığında, düşünme, duyumsama ve anlama kapasitesi artacaktır. Sonuç olarak anne ve babalar çocuklarının okulları ile ilişki kurmalı, çocuklarının özeliklerini sınıf öğretmeni ile paylaşmalı ve öğretmenlerinden geri bildirim almalı” dedi.

Ebeveynler çocuklarının gelişimine destek olmak için neler yapabilir

-Çocuklarınıza öyküler anlatın, onların anlattığı öyküleri dinleyin.

-Çocuklarınıza kitap okuyun, size kitap okumalarını sağlayın.

-Çocuklarınızda merak uyandırın, yaratıcı olmalarını teşvik edin. Çünkü merak, yaratıcılık, bağımsız hareket edebilme, işbirliği ve sürdürülebilir dikkat çocuklardaki öğrenme yaklaşımlarının temelini oluşturur. Bu özelliklerin sadece okullarda kazanılması beklentisi yerine anne ve babalar merak etmeye teşvik ederek, soru sormalarına olanak sağlayarak, verilen ödevleri yapmalarına yardımcı olarak, hayal güçlerini kullanmalarını sağlayarak ve keşifler yapmalarına olanak sağlayarak çocuklarının gelişimlerine katkıda bulunabilirler.

ÖĞRENCİLER İÇİN PRATİK BESLENME ÇANTASI ÖNERİLERİ

Yaşar Üniversitesi Gıda İşleme Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel ise öğrenciler için pratik ve sağlıklı beslenme çantası önerilerini şöyle sundu:

Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel-Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel-Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı

Süt ve ürünleri grubu: Kutu süt, ayran, yoğurt ve tek porsiyonluk kahvaltılık peynirleri çantaya koyabilirsiniz. Ayran, yoğurt, peynir gibi gıdaların iyi saklama koşullarında muhafaza edilmesi gerekir.

SOSİS SALAM YERİNE EVDE YAPILAN KÖFTE

Et-yumurta-kuru baklagiller grubu: Haşlanmış yumurta hem yüksek miktarda protein içermesi hem de uzun süre tokluk hissi vermesi bakımından iyi bir tercih olabilir. Hazırladığınız sandviçlere salam, sosis gibi katkı maddesi yüksek olan et ürünleri koymak yerine evde hazırladığınız köfteleri koymanız daha besleyici olacaktır. Çocuğunuz bunları tüketmek istiyorsa haftada bir kez yer verilebilir. Yağda kızartma yerine de ızgarada pişirilmiş olanlar tercih edilmelidir.

Sebze ve meyve grubu: Sebze ve meyveler mutlaka iyi yıkanmalı. Sebze ve meyvelerin doğrandıktan sonra her geçen zaman için vitamin kaybı olacağından, beslenme çantalarına tek parça olarak konulmalı.

Ekmek ve tahıllar grubu: Ekmeğin dışında, çocuğunuzun menüden sıkılıp dışarıda satılan besinlere yönelmemesi için bir dilim kek, bir-iki parça börek, çantaya konulabilir. Patates salatası veya pirinç pilavı gibi besinlerin yer almaması daha uygundur.

Sıvı tüketimi: Bu besin gruplarının yanı sıra çocuğunuzun evde olduğu kadar okuldaki sıvı tüketimine de dikkat etmeniz gerekir. Su mutlaka çantada olmalı. Bunun yanı sıra içeceği yanında olmayan çocuk, asitli ve şekerli içeceklere yönelecektir. Bunun yerine, kutu ayran, kutu saf meyve suları veya kutu sütlerin beslenme çantasında yer alması daha sağlıklı seçimler olur.