İlk ders: Göç ve Vatandaşlık Hukuku

 Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘2022-2023 Akademik Yılı’ geleneksel hale gelen ‘Açılış Dersi’ ile başladı. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Özkan’ın verdiği “Göç ve Vatandaşlık Hukuku” konulu açılış dersine öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Prof. Dr. Özkan, “Vatandaşlık esas olarak doğumla kazanılır.” dedi.

Prof. Dr. Işıl Özkan- Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

VATANDAŞLIĞIN TARİHÇESİ

Vatandaşlık kavramının tarihçesini anlatan Prof. Dr. Işıl Özkan, “Vatandaşlık esas olarak doğumla kazanılır. Yüzde 95’lik bölümü böyledir. Bu da ikiye ayrılır. Birincisi kan esası, ikincisi ise toprak esası ile kazanılır. Kan esası ile vatandaşlığın kazanılması Roma Hukuku’ndan gelme bir alışkanlıktır. Kara Avrupası Hukuku’nda ve bizde esas olan ‘Kan Esası’dır. Kan esası, çocuğun nerede doğarsa doğsun, doğduğu andan itibaren soy bağı nedeniyle anne ve babasının vatandaşlığını almasıdır. Buna karşılık Eski Yunan’da daha çok sitede doğma ve oturma esas alınmıştı. Aristo, ‘Politika’ adlı kitabında, ‘Vatandaş, dava açabilen ve kendisine karşı dava açılabilen kişidir’ demiştir. Siyasal ve yönetsel yetkilere sahip kişiler vatandaştır. Eski Yunan sitelerinde vatandaşlık, aktif ve pasif olarak ikiye ayrılır. Erkekler, aktif vatandaş. Kadınlar ve çocuklar ise pasif vatandaşlardır. Köleler ve yabancılar, ikinci sınıf insanlardır. Roma Hukuku’nda ise daha esnek bir vatandaşlık anlayışı vardı. Roma Hukuk, vatandaşlığı kişinin oturduğu yere göre düşünmez. Kişinin özgürlük durumuna bakılır. Köle ise zaten vatandaş değildir. Aile durumuna bakılır. Ailenin reisi babadır. Bütün yetkiler, ondadır. Kız çocukları babaya bağlıdır. Evlenince, kocaya bağlanırlar. Boşanırlarsa babaya dönerler. Yurttaşlık olarak ise yabancıların pek bir hakkı yoktu” dedi. 

Prof. Dr. Işıl Özkan’ın verdiği “Göç ve Vatandaşlık Hukuku” konulu açılış dersine Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ali Nazım Sözer, fakültenin akademik kadrosu ve öğrenciler katıldı.

1992 AVRUPA’DA MİLAT OLDU

Avrupa Birliği ülkelerinde vatandaşlık kavramının ortaya çıkışını da anlatan Prof. Dr. Özkan, “Yaşayan filozoflardan Jürgen Habermas, Avrupa Birliği’nde (AB) Avrupa vatandaşlığı adı altında Avrupa halkını bir araya getirmek istemişti. Habermas’ın bu görüşü Avrupa’da etkili olmuştur. 1992 Maastricht Antlaşması’ndan sonra ‘Avrupa Vatandaşlığı’ diye bir kavram oluştu. Çünkü vatandaşlık, kişiyi devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağdır. Bunun milliyetle de bir ilgisi yoktur. Vatandaşlık, hukuki bağdır. Türkiye’de ise Anayasamızın 66. Maddesi’nde de vardır; ‘Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür’ ifadesi vardır. Buradaki Türklük, ırkı değil, Türk vatandaşlığını ifade eder.” diye konuştu.

‘KÜRESELLEŞME İLE GÖÇ BAŞLADI’

Vatandaşlığın sonradan alınmasıyla ilgili bilgiler de veren Prof. Dr. Işıl Özkan, “Vatandaşlık, çoğunlukla esas olarak doğum yoluyla kazanılır ama bunun sonradan kazanılması ‘Vatandaşlığa Alınma’ denilen bir kavram ile gerçekleşir. Ayrıca evlenme ya da evlat edinme yoluyla da başka devletlerin vatandaşlığı alınabilir. Küreselleşme olgusundan sonra göçler çok artmıştır. Sınırlar neredeyse kalkmıştır. Bir devletin vatandaşları, başka bir devlete giderek çalışmak ve yaşamak istemiştir. Bu kişilere ‘göçmen işçi’ diyoruz. Şimdi bunların bir düzenli olanları var, bir de düzensiz olanları var ki onlara da ‘kaçak göçmen’ diyoruz. Daha sonrasında anayasal ve sosyal değerlere uyanları vatandaşlığa alırlar.” dedi.