Hayallerinin peşinde 700 kilometre pedal bastılar

Yaşar Üniversitesi Bisiklet Topluluğu üyesi Burak Kızılobek ve Mert Katlav, hep hayalini kurdukları bisikletle Ege kıyıları turunu gerçekleştirmek için 700 kilometre pedal bastı. İzmir’den yola çıkan iki bisiklet tutkunu, Ölüdeniz’e kadar sahil şeridi boyunca birçok yerde çadır kurup konakladı, doğayla iç içe bir hafta geçirdi. Topluluk Başkanı Burak Kızılöbek, “Tur boyunca acıktık, susadık, yandık, üşüdük, yorulduk, hasta olduk birbirimize bulaştırdık, parasız kaldık, kaybolduk. Bunları ve daha fazlasını ne o zaman ne de şimdi kötü birer olay olarak düşünmedik. Hepsi bize bir şeyler kattı. Yola çıkmadan önce okuduğumuz yazılar, dinlediğimiz öğütler, bizim yaşayıp öğrendiklerimiz kadar etkili değildi. Kendi karşılaştığınız bir sorunun karşısında kısıtlı imkanlarınızla kendi çözümünüzü bulmanız gerekiyor ve bu size çok şey öğretiyor” diyerek yolculuklarını anlattı.

bisiklet (4)

Yaşar Üniversitesi Bisiklet Topluluğu Başkanı ve Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Bölümü 2. sınıf öğrencisi Burak Kızılobek ile Endrüstriyel Bölümü 2. sınıf öğrencisi Mert Katlav, bisiklet aşklarını, tanıştıkları andan bu yana hep hayalini kurup gerçekleştirmeyi istedikleri “Ege’den Akdeniz’e” bisiklet yolculuklarını anlattı.

bisiklet (1)

– 2012 yılında Yaşar Üniversitesi’ne girdiğimizde tanışmıştık. İkimiz de bisiklet aşığıydık. Konuştuğumuz tek şey bisikletleri alıp yola çıkmaktı. Rota belliydi; İzmir’den güneye. Sadece yola çıkıp biraz macera peşinde koşmak istiyorduk. Genellikle çevremizdeki insanların tepkisi ‘Oğlum saçmalama, vereyim parasını otobüsle gidin, gidilir mi oraya kadar bisikletle, deli misiniz‘ oluyordu. Bu yüzden işin içine hırs da girmişti. O yıl birkaç aksilik yüzünden ertelemiştik.

DCIM103GOPRO

2014 ilkbaharında havalar ısınmaya başladığında, bizim de artık planlar ciddileşmeye başlamıştı.  Ailelerimizi ikna faslından sonra gerekli hazırlıklara başladık. Çok tecrübesizdik ve uzun turda bisiklet, kamp ve yollar konusunda gerek yakınımızdaki bisikletçi ağabeylerimizden, arkadaşlarımızdan ve tabii ki ilham aldığımız bisikletiyle dünyayı dolaşan usta bisikletçilerden, internet sayesinde yardım aldık. Zaten bizim turumuzun onlar için bisikletle bakkala gitmek kadar kolay ve kısa olduğunun farkındaydık. Yine de bir gün onlar gibi olmak için bizim de ufak adımlarla başlamamız gerekiyordu.

ROTAYI BELİRLEYİP EKSİKLERİMİZİ GİDERDİK

– İlk olarak rota çizmeye çalışıyorduk, yolda duracağımız, kamp yapacağımız yerler hakkında konuşuyorduk. Yolların eğimleri bizi biraz ürkütse de maalesef alternatif bir güzergah yoktu. Daha sonra doğaçlama bir şekilde gitmeye karar verdik, böylesi daha heyecanlı gelmişti. İzmir’den çıkıp ilk gün Kuşadası, ikinci gün ise Didim’e gideriz, sonrasında da canımız nasıl isterse öyle devam ederiz demiştik. Bu bizi büyük bir yükten kurtarmıştı. Sırada önce bisikletimizi, daha sonra da kendimizi uzun yola hazırlamak vardı. Bisikletlerimiz, uzun yolculuklar için aslında pek de verimli olmayan dağ bisikletleriydi, ancak birkaç değişiklikten sonra bizi idare edeceklerini biliyorduk. Bisikletler için gerekli malzemeleri temin ettikten sonra, birçadır satın aldık. Aslında bunların hepsi tura çıkmadan bir iki gün önce oldu. Her şey çok aceleye gelmişti, daha doğrusu biz biraz geç kalmıştık. Çok rahattık, keyifli bir yolculuk olacaktı, yeni yerler görecek, yeni insanlarla tanışacak ve küçük bir başarı hikayesiyle geri dönecektik.

İLK DURAK EFES VE KUŞADASI

– İzmir’den Kuşadası’na doğru yola çıktığımızda son derece mutluyduk. Artık yolculuk başlamıştı. Nelerle karışılacağımızı düşünüyorduk içten içe. En güzel yanlarından biri buydu. Yol çok rahattı, arkamızdaki yükü neredeyse hiç hissetmiyorduk.  Yolda durup bahçelerdeki meyvelerden yiyorduk. Bir benzinlikte durup su takviyesi yaptık, hava çok sıcaktı, dondurma ve su bizim için adeta altın ve elmas gibiydi. Benzinlikte yere oturup dondurmamızı yerken bizim geldiğimiz istikametten 2 tane bisikletli geliyordu. Onlar yaklaştıkça ikimiz şaşırıp kalmıştık. Yükleri bizden ağır ve sanırım yaşları bizim 3 katımızdı. Tabii ki 4 bisikletçi oturup hemen birbirimize aynı soruları sormaya başladık. Bizim gibi İzmir’den aynı gün yola çıkmışlar ve Akyaka’ya gidiyorlarmış. Akyaka bizim de merak ettiğimiz yerlerden biriydi. Daha önce adını pek çok kez ‘mutlaka gitmelisiniz’ sözleriyle duymuştuk.  Gidilecek çok yer vardı, biz de pedallarımızı çevirmeye devam ettik.

İlk kampımızı Kuşadası’nda yapacaktık fakat nereye çadır kuracağımız hakkında bir fikrimiz yoktu. Saat geç olmuştu ve ilk gecemizi kalabalık gürültülü bir plajda geçirmiştik. Bunu ilk tecrübesizliğimiz olarak değerlendiriyoruz.

DAĞDA 7 SAAT BİSİKLET ÜSTÜNDE

– Sabah erken kalkıp Didim’e doğru yola çıktık. Didim de daha güzel bir yer bulduk ve orada rahat bir uyku çektik. Gündüz çok sıcak olduğu için gece yolcuğunu tercih etmemiz bize çok mantıklı gelmişti. Ta ki Didim’den kestirme olsun diye girdiğimiz dağ yolunda sabaha kadar pedal çevirene kadar. Gerçekten çok zorluydu. Pek çok insanın o saatlerde otomobille dahi tercih etmeyeceği bir yoldu. Zaten biz de bütün gece boyunca çok az otomobile rastladık. Otomobillerin azlığı kadar da köpeklerin çokluğu güzel bir tezat oluşturdu. Dik, kapkaranlık, ıssız, köpeklerle dolu bir yolda, ilerleyen saatlerde yorgunluğun getirdiği bir anlık hatayla kendimizi olmamamız gereken bir yerde bulduk. Yanlış yola sapmıştık, geri döndük. Yol bitmek üzereydi, ancak hava da aydınlanmaya başlamıştı. Bu da demek oluyordu ki en az 6-7 saattir bisiklet üstündeydik.

AKYAKA BİZİ BÜYÜLEDİ

Yasar Bisiklet (1)

– Yatacak bir yer aradık, terk edilmiş yıkık bir eve girdik.  Hiçbir zaman kolay ve mükemmel olacağını düşünmemiştik. Bunlar karşılaşmamayı tahmin ettiğimiz zorluklardı. Çok fazla enerjimizi götürmüştü, mental olarak da çok yormuştu. Keyfimizi tekrar yerine getiren Akyaka’nın güzelliği ve yolda tanıştığımız diğer bisikletçi İz, oldu. Akyaka’da kendimize güzel bir ödül verdik. Biz aylak aylak dinlenirken o da zorlu yollardan geliyormuş. Yine klasik bisikletçi sohbetine başladık. Laf lafı açtı, kendimizi yollarda beraber pedallarken bulduk. Yolculuğumuz daha bir keyiflenmişti. Tecrübemiz artmıştı, yollara, kamp hayatına alışmıştık.

GELECEK YIL HEDEF AKDENİZ

– Turumuzu Fethiye-Ölüdeniz’de bitirmek zorunda kalmıştık, ancak hedeflerimiz daha da büyümüştü. Gelecek yıl rotaya Akdeniz’i de eklemeye karar verdik, Kaş’ı Olimpos’u merak ediyorduk. Tur boyunca acıktık, susadık, yandık, üşüdük, yorulduk, hasta olup birbirimize bulaştırdık, parasız kaldık, kaybolduk. Bunları ve daha fazlasını ne o zaman ne de şimdi kötü birer olay olarak düşünmedik. Hepsi bize birşeyler kattı. Yola çıkmadan önce okuduğumuz yazılar, dinlediğimiz öğütler, bizim yaşayıp öğrendiklerimiz kadar etkili değildi. Karşılaştığınız bir sorunun karşısında kısıtlı imkanlarınızla kendi çözümünüzü bulmanız gerekiyor ve bu size çok şey öğretiyor. Gelecek yıl HEDEFİMIZ AKDENİZ