Hamam tasının tarihi 3 bin yıla dayanıyor

Olasılıkla Anadolu’da bulunmuş, altından omphaloslu phiale, Büyük İskender Dönemi (MÖ. 4.-3.yy)

Günümüzde plastikten yapılmış kopyaları kullanılsa da aslı bakır olan kalaylı hamam taslarının 3 bin yıldır aynı formda kullanıldığı ortaya çıktı.

Delfi Arkeoloji Müzesi’nde bulunan bir elinde lir, diğer elinde ise göbekli tas (omphaloslu phiale) tutarak içki sunusu yapan tanrı Apollo (MÖ. 475 yılları)

Yaşar Üniversitesi Kısmi Zamanlı Öğretim Üyesi Arkeolog Prof. Dr. Recep Meriç, ‘Anadolu’nun Kültür Tarihi’ kapsamında yaptığı araştırmalar sonucunda, ortasında elle daha rahat tutmak için göbek şeklinde çıkıntısı (omphalos) bulunan hamam taslarının tarihine ulaştı.

Selçuklu Dönemi’nde kullanılmaya başlayan şifa taslarının Erken Osmanlı Dönemi’nde şekil alan formunun, Pagan tanrılarının kullandığı göbekli tas (omphaloslu phiale) ile aynı olduğunu ve bu kökenden geldiğini ortaya koyan Prof. Dr. Recep Meriç, 3 bin yıllık hamam tasının serüvenini şöyle anlattı:

Prof.Dr.Recep Meriç
Uşak civarında bulunmuş Lydia Hazineleri’ne ait gümüş phiale (MÖ. 6.yy)

ROMA HAMAM KÜLTÜRÜNDE YERİ OLMAYABİLİR

“Göbekli tas, Pagan tanrılarının kutsanmış şifalı suyu insanların yararına sunduğu tas olarak bilinir. Pagan kültüründe Şarap Tanrısı Dionysus dışında neredeyse tüm tanrılar sunu kabı olarak göbekli tası kullanmışlardır. Tanrı ve tanrıçaların bu kutsal göbekli tası Antik Roma hamamlarında, hamam tası olarak kullanılıp kullanılmadığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Yani hamam tasının Roma hamam kültüründen alındığını net olarak söyleyemeyiz. Ancak Erken Osmanlı döneminden sonra göbekli tasın şifa tası olarak kullanıldığı; içindeki kutsanmış suyun içilerek ya da insanların üzerine dökülerek kötülüklerden arınmak ve hastalıklardan kurtulmak için şifa duası yapıldığı açıktır.”

OSMANLI DÖNEMİNDE DE ÇOK YAYGINDI

Şifa tası olarak karşımıza çıkan göbekli tasın, Osmanlı Dönemi’nde de oldukça yaygın kullanıldığına dikkat çeken Meriç, “Önceleri altın, gümüş ve bakırdan yapılmış şifa taslarının içleri iyileştirici etkisi olduğuna inanılan çeşitli ayet, dua, rakam ve yazılardan tasarlanmış tılsımlı düzenlemelerden oluşuyordu. İşte bu kaplardan içilen ya da bu kaplarla yıkanılan kutsanmış suyun insanlara şifa verdiğine inanılıyordu. Ancak şifa taslarının düzenli olarak hamamlarda banyo işlevi için kullanıldığı kesin değildir. Öte yandan, İslamiyet’teki ‘akan suda yıkanılması inancı’ gereğince temiz suyun kurnalardan alınıp dökülmesi için kullanılan şifa taslarının, zamanla içlerinde yazıları olmadan, sadece hamam tası olarak işlevine devam ettiği söylenebilir. Osmanlı Dönemi’nde ise Eski Roma hamam ve kaplıca geleneği geliştirilerek sürdürülmüş, Roma hamamları konusunda uzman olan Prof. Dr. Fikret Yegül’ün de belirttiği gibi göbek taşı gibi yeni bölümler eklenmiştir. Böylece hamam kültürü, Osmanlı Dönemi’nde çok popüler olmuş, giderek gelişmiş ve yabancıların da överek bahsettikleri ‘Türk Hamamı’ kavramı ortaya çıkmıştır.”

Osmanlı Dönemi’ne ait, pirinçten yapılmış şifa tası (19.yy)

ESKİ GELENEĞİN DEVAMI

“Görüldüğü üzere hamam tasının şifa, temizlik ve sağlıkla ilişkisi yıkanma geleneğinin bir parçası olarak 3 bin yıldır, tıpkı eski Anadolu uygarlıklarında olduğu gibi devam etmektedir. Hamam tasları, günümüzde yüzeyi kalaylanmış bakırdan, alüminyumdan ve plastikten yapılmış örnekleriyle işlevini halen sürdürmektedir. Hamamdan yıkanıp çıkanlara veya banyo yapmış olanlara, ‘Sıhhatler olsun’ denmesi de yine eski geleneğin güzel bir devamıdır” dedi.