Kıbrıs sorunu Yaşar’da masaya yatırıldı

Kıbrıs sorununun çözüm sürecindeki güncel gelişmeler, Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen konferansla masaya yatırıldı. Yaşar Üniversitesi Akdeniz Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) işbirliğiyle düzenlenen konferansta Doğu Akdeniz deniz yetki alanları ve doğalgaz paylaşımı konuları konunun uzmanlarıyla ele alındı.

Kıbrıs Türk ve Rum kesimleri arasında süregelen siyasi anlaşmazlıkların çözümüne dair muhtemel gelişmelerin ele alındığı konferansa KKTC Cumhurbaşkanlığı Eski Müsteşarı Ergün Olgun, ABKAD Derneği’nden Prof. Dr. Tuğrul Arat ile Dr. Akın Alptuna, ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Tayfur, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kudret Özersay ve AGİT Ukrayna Özel Gözlem Misyonu Başkanı Emekli Büyükelçi, Yaşar Üniversitesi Akdeniz Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Ertuğrul Apakan katıldı.

Arıkan Açar, Fatih Tayfur, Ergün Olgun, Akın Alptuna, Ertuğrul Apakan, Kudret Özersay, Nazif Mandacı
Arıkan Açar, Fatih Tayfur, Ergün Olgun, Akın Alptuna, Ertuğrul Apakan, Kudret Özersay, Nazif Mandacı

 RUM TARAFI TEK TARAFLI HAREKET EDİYOR

Geçtiğimiz yıla kadar KKTC Cumhurbaşkanlığı müzakerecisi olarak görev yapan aynı zamanda 2015 yılında KKTC Cumhurbaşkanı adayı olan akademisyen Prof. Dr. Kudret Özersay, Güney Kıbrıs Rum kesiminin 2004 yılında AB üyesi olmasının ardından   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin AB hukukuna karşı istisnai düzenlemeler arayan bir taraf konumuna düştüğünü söyledi. Referandum sürecinde de ‘hayır’ oyu kullanmalarına rağmen AB’ye tam üye seçilen Rumların şimdi de doğalgaz paylaşımı konusunda tek taraflı söz sahibi olmaya başladığına dikkat çeken Özersay, “2004 yılında çözüme karşı çıkmasına rağmen AB’ye tam üye olan Rum tarafı şimdi de doğalgaz konusunda yetki sahibi olmamasına rağmen kazı çalışmaları yapmaktan tutun satış ve pazarlığına kadar dilediğini yapabiliyor. Hatta Mısır, Yunanistan ve İsrail’le deniz yetki alanları konusunda bir takım uluslararası anlaşmalar imzalarken, Türk tarafı sırf müzakereler devam ediyor diye deniz yetki alanları konusunda hiçbir adım atamamaktadır” dedi.

Kudret Özersay, Ergün Olgun, Akın Alptuna, Fatih Tayfur, Ertuğrul Apakan
Kudret Özersay, Ergün Olgun, Akın Alptuna, Fatih Tayfur, Ertuğrul Apakan

DENGESİZLİK MÜZAKERE MASALARINA DA YANSIYOR    

Rum tarafının bilinçli bir refleksle müzakere masasında çözüm sürecine ulaşmadığını belirten Prof. Dr. Özersay, “Bu ortamda Kıbrıs Rum tarafının çözüm sürecini neden sonuca ulaştırmayı istemediğini kendi kendimize sormalıyız. Yani Rum tarafı referandumda hayır oyu kullanmama rağmen AB’ye üye olabiliyorsam, müzakereler bitmeden doğalgazı çıkarıp satabiliyorum diyorsa neden müzakereleri de sonuca ulaştırayım diyebilir. Bu hiçbir zaman başarıya ulaşma imkanı olmayan bir süreç olabilir.” diye konuştu.

ADANIN KONTROLÜ GELİŞMİŞ DEVLETLERİN ELİNDE

KKTC Cumhurbaşkanlığı Danışma Kurulu Koordinatörü ve  Annan Planı Müzakereleri’nde aktif rol oynayan Eski Müsteşar Ergün Olgun da KKTC ile Türkiye’nin doğalgazın transferi için uygun konumu, su ve enerji potansiyeli ile Rum tarafına göre daha avantajlı bir konumda olduğunu söyledi. Kıbrıs Türklerinin uluslararası arenada güvence aradığını ifade eden Ergün Olgun, “Kıbrıs Türkleri güvence arıyor. Dünyanın en gelişmiş dinleme istasyonları ABD’nin kontrolünde Güney Kıbrıs’ta bulunuyor. Ayrıca Ruslar, Kıbrıs’taki limanları kullanma iznine, Fransızlar ise havaalanını kullanma hakkına sahip. Biz ise böyle bir konumda 74’ten sonra kazandığımız bütün hakları geri teslim edebiliriz. Dolayısıyla Türk halkı için Garanti Antlaşması’nın önemini ne kadar anlatsam azdır. Ancak Rumlar müzakere masasında adada dengesizlik yaratacak bir takım isteklerin peşinde. Örneğin adada 4’te 3 nüfus çoğunluğuna sahip olmak istiyorlar. Bu da Türkleri ilelebet azınlığa itmek anlamına geliyor.” diye konuştu.

HAYALLER OLMADAN OLMAZ

Büyük bir değişim sürecinden geçen dünyada hegemonik olarak tasarlanan projelerin başarılı sonuçlar vermediğini söyleyen Doç. Dr. Fatih Tayfur ise Yunanistan’ın Megali İdea Projesi’ni örnek gösterdi. Bölgedeki siyasi iktisat sorunlarının enerji, güvenlik ve taşımacılık olarak karşımıza çıktığına değinen Doç. Dr. Tayfur, “Türkiye ve Yunanistan enerji, güvenlik ve taşımacılık alanlarındaki kendi mukayeseli üstünlüklerini kullanarak yeni bir proje yaratabilirler. Bu iki ülkenin ortak ülküsü, ortak bölge stratejisi olarak gündeme getirilip, hayata geçirilebilir. Bu çerçevede Türkiye, denizcilik alanında Yunanistan’ın veya Rumların mukayeseli üstünlüğüne bir biçimde cevap verecek şekilde onları destekleyebilir. Rumlar da Türkiye’ye taşımacılık alanında destek verebilir. Bunların da ötesinde enerjide ortak bir nakil merkezi oluşturabilirler.   Özetle bu çerçevede Rumların ve Türklerin ortak bir refah bölge içerisinde yaşamaları yeni bir yönetişim sistemine bağlı. Bazen hayaller yeni şeyler söylemek mümkün olmuyor” dedi.