Liselilere “Hababam Sınıf”lı terapi

İzmir’de lise öğrencileri “Sinematerapi” ile hayata hazırlanacak, kötü alışkanlıklardan uzak tutulacak …

Yaşar Üniversitesi, çeşitli sorunlarla boğuşan gençleri hayata hazırlamak, onların bu güçlüklerin üstesinden gelmesine yardımcı olmak için farklı bir yol seçen İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’ne akademik destek verecek.

Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nın desteklediği Hayat Boyu Öğrenme Programı Comenius kapsamında sürdürülecek olan “Sinematerapi” prosiyle, hemen herkesin yüreğine dokunan, Hababam Sınıfı, Gülen Gözler, Neşeli Hayat, Selvi Boylum Al Yazmalım, Babam ve Oğlum gibi filmleri izleyecek olan gençlerin, birlik, beraberlik, arkadaşlık, aile bütünlüğü gibi duyguları özümsemeleri ve hissetmeleri sağlanacak. Filmleri izleyip, psikologlar, eğitimciler ve akademisyenler eşliğinde tartışacak olan gençlerin, kötü alışkanlıklardan uzaklaşması, depresyon, huzursuzluk, öfke gibi duygularını iyileştirmesi, empati ve özgüven yeteneği kazanması bekleniyor.

TÜRKİYE’DE BİR İLK

İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı, projenin temel amacının, çeşitli yaşam problemleriyle karşılayan gençlere yardım etmek için film çalışmalarını kullanmak ve anlama yeteneğini geliştirmek olduğunu söyledi. Bardakcı, “Sinematerapiyle, günümüz gençlerinin karşılaştığı problemleri farklı bir bakış açısıyla ele alıyoruz ve buna yönelik tedbirleri filmler yoluyla almayı hedefliyoruz. Filmlerin günlük problemlerin aşılması için birer yardımcı araç olarak kullanılmasını amaçlıyoruz. Kullanılacak filmleri, biz eğitimciler, psikologlar ve akademisyenlerle birlikte seçiyoruz. Taşıdığı anlamlar, vereceği mesajlar, incelenmiş ve titizlikle seçilmiş filmler olması çok önemli. Bu yöntem Türkiye’de eğitim alanında bir ilk olacak” dedi.

Print

ARALIK’TA OKULLARDA GÖSTERİLECEK

Bardakcı, yerel ortakları olan üniversitelerin psikoloji ve film tasarımı bölümleri, sürekli eğitim merkezleri ve Milli Eğitime bağlı çeşitli eğitim kurumları ile bölgesel ortak Polonya’nın Lodz kenti yönetimiyle ortak çalışmayla, bütün ön aşamaları tamamlanan projenin önümüzdeki ay okullarda hayata geçirilmeye başlanacağını söyledi. Bardakcı, öğrencilerin sinematerapinin her aşamasında uzmanlarca gözlemleneceğini, çeşitli anketlerle de projenin sonuçlarının bilimsel olarak inceleneceğini kaydetti. Müdür Bardakcı, Polonyalı bölgesel ortaklarıyla karşılıklı İzmir ve Lodz’da işbirliği ziyaretleri gerçekleştireceklerini de belirtti. Polonya’nın Lodz kentinde de benzer proje buradaki öğrenciler için de yürütülecek.

FİLMLERİ UZMANLAR SEÇECEK

Sinematerapi alanında çalışan ve yerli, yabancı 850 filmi inceleyerek hangi sahnelerinin bu yöntemde kullanılabileceğine yönelik bir de kitap hazırlayan Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarım Bölümü Öğretim Görevlisi Kerem Kaban,  “Sinematerapi, dünyada ve ülkemizde çok yeni bir kavram. Film izlemek, gerçek yaşama en yakın deneyimlerden biri. Bir filmi izlerken duygularımız, inançlarımız, düşüncelerimiz bir yansıtma durumuyla filmdeki olay ve karakterlere ulaşır. Sonra filmdeki karakterlerle özdeşleşerek ya onları algılarız ya da reddederiz ve farkında olmadan karakterlerin yerine geçeriz. Film bittiğinde yaşanan tüm olay örgüsü içinde bizi yoran düşünce ve hislerden bir süreliğine ayrılırız. Ardından sorunları çözmede kimi zaman olumlu anlamda filmin kahramanını rol model alma, kimi zamansa onun yanlışlarına düşmemeye gayret etme eğilimi gösteririz. Kişi kendi yaşadığı duygu, düşünce ve acıları perdede gördüğü zaman ‘Bu sıkıntıyı yaşayan sadece ben değilmişim’ diyebilir. Biz de bu projeyle, uygun filmler seçerek içinde bulundukları ruh hali, karşılaştıkları sıkıntılar, ders başarıları, kötü alışkanlıklar edinmemeleri, empati yetilerini geliştirme, özgüvenlerini artırma gibi konularda gençlerin yardımcısı olmayı hedefliyoruz” dedi.

sinematerapi (1)

UZMANLAR EŞLİĞİNDE İZLEYECEKLER

Sinematerapide öğrencilerin, psikologlar, eğitimciler, terapistler ve akademisyenlerin eşliğinde seçilen filmleri izleyeceğini kaydeden Kaban, “Uzmanlar eşliğinde film izlemek, o kişinin seyir öncesi filmdeki mesajı alabilecek bir hazırlık sürecinden geçmesi anlamına da geliyor. Seyrin sonrasında film hakkında yapılan tartışma sayesinde bazı sahnelerin öğrenciler üzerindeki etkisi artırılmaya çalışılacak. Tüm bu aşamalar videoya kaydedilip verdikleri tepkilere göre yeni yöntemler geliştirilecek.” diye konuştu.

DEPRESYON İÇİN “GÜLEN GÖZLER

Kerem Kaban, bu söylemlere Türk sinemasından güzel örnekler vermenin mümkün  olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Alkol gibi sorunlarla karşılaşanlar için Atıf Yılmaz’ın Selvi Boylum Al Yazmalım filmi etkili olur. Çünkü bir aşk  yaşarken alkole teslim olan bir adam vardır ve esas kadın iki erkek arasında seçim yapmaya karar verir, doğal olarak da diğer erkeği tercih eder. Babam ve Oğlum filminde Çağan Irmak, kuşaklar arası çatışmaya ve buna bağlı olarak geleneksel aile kavramının önemine vurgu yapar. Yavuz Turgul Muhsin Bey filminde dürüst ve güvenilir yoldan sapmamaktan ve ahlaklı kalabilmenin üstünlüğünden bahseder. Gülen Gözler filmi; emeğini kiralayan dürüst bir aile babasının beş kızı ve karısı ile yaşadıklarını anlatır. Mutluluğun formülünün kısa tarihidir belki de. Huzur bulmak, hayatın tasasından, gürültüsünden sıkılanlar için Ertem Eğilmez’in Gülen Gözler’i bir antidepresandır. Hangi birimiz okul yıllarında birbirimize lakap takıp daha sonra adını bile unuttuğumuz arkadaşlarımızla o yılların acı tatlı anılarını paylaşmadık ki? Hangi birimiz gülmedi ki Kemal Sunal’lı Şener Şen’li Hababam Sınıfı ile. Film aslında bize sınıf ayrımı gözetmeksizin birlik ve beraberliğin, aynı zamanda takım çalışmasının ironik de olsa başarıya ulaşacağını gösterir. Eğer grup içinde yalnızsanız ve bir gruba nasıl dahil olabilirim diye düşünüyorsanız Şaban’ın saflığına, Güdük Necmi’nin  pratik zekasına, Ferit’in inceliğine bakmanız yeterli olacaktır. Ahmet karakteri de ne ortamda olursa olsun çalışkan bir insanın mutlaka başarıya ulaşacağının kanıtıdır. Biz de proje ortaklarıyla birlikte, bu gibi örneklerle, gençlerimize sinematerapiyle hitap edeceğiz”.