Adaylara “önce karşınızdakini dinleyin” tavsiyesi

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Özlem Aşman Alikılıç, birçok firmanın, çevreye duyarlı tüketiciyi etkilemek için aslında yeşil olmadığı halde “yeşilmiş gibi” yaptığı konusunda tüketicileri uyardı.

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Aşman Alikılıç, dünyada siyaset anlayışının 5-10 yıl önceki gibi olmadığını hatırlatarak, adayların, öncelikle doğru iletişim kurmayı öğrenmelerini, genç nüfusa yönelik eylem ve söylem geliştirmelerini, halkla hem yüz yüze hem de internet aracılığıyla bire bir iletişime geçmelerini önerdi. Alikılıç, “Adayların yaptığı en büyük yanlış, karşısındakini dinleme gereği duymadan, bir ellerini sıkıp kendilerini anlatma çabaları. Oysa karşısındaki kişi, dikkate alınmak ve dinlenilmek istiyor, kendisinin fikirlerine değer verildiğini ve ciddiye alındığını görmek istiyor. Başarının sırrı da doğru iletişimden geçiyor” dedi.

Seçimlere 1,5 ay kala, 1 milyon 100 binden fazlası ilk kez olmak üzere, 2014’e göre yurt içinde 1 milyon kişi de artarak 53 milyon 765 bin 231 kişinin, 172 bin 687 sandıkta oy kullanacağı milletvekilliği seçimleri öncesi, partiler ve adaylar, seçim çalışmalarına hız verdi. İzmir’de 3 milyon 30 bin 462 seçmenin 10 bin 296 sandıkta oy kullanacağını kaydeden Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Aşman Alikılıç, adaylara, seçmenle iletişimde başarılı olmak için önerilerde bulundu.

1 MİLYON 43 BİN GENÇ İLK KEZ OY KULLANACAK

Alikılıç, seçimlerde 1 milyon 43 in seçmenin ilk kez oy kullanacağını, ikinci kez oy kullananlarla birleştiğinde sayının 8 milyonluk bir genç kesim olduğunu hatırlattı. ABD Başkanı Barack Obama’nın, seçim kampanyasında, genç seçmeni, kendi Youtube kanalında karşılıklı iletişim kurarak etkilemeyi başardığını aktaran Doç. Dr. Alikılıç, adaylara, gençlerle ya yüz yüze ya da sosyal medyadan bire bir iletişim kurmalarını önerdi.

 

  Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Aşman Alikılıç milletvekili adaylarına doğru iletişim kurma, sosyal medyayı kullanma ve uygun kıyafetle seçmenin karşısına çıkma gibi önerilerde bulundu.

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Aşman Alikılıç milletvekili adaylarına doğru iletişim kurma, sosyal medyayı kullanma ve uygun kıyafetle seçmenin karşısına çıkma gibi önerilerde bulundu.

GENÇLER ARTIK APOLİTİK DEĞİL

Özlem Aşman Alikılıç, “Artık karşınızda apolitik olarak adlandırılan bir genç seçmen yok. Gençlerin siyasete bakış açısı değişti, artık dikkate alınıp mesajlarını iletmek ve ciddiye alındıklarını görmek istiyorlar. Eğer gençlerin oylarını istiyorsanız, onlar neredeyse siz de orada olacaksınız. Onlarla olabilmek için üniversite kampuslarında, çevresindeki kafelerde ya da günde en az beş saatlerini geçirdikleri internette olmanız gerekli. Adaylar sosyal medyayı da aktif kullanmalı, ancak bir yaptıklarını anlatan duyuru panosu gibi kullanmak yerine, karşılıklı iletişimin olduğu bir şekilde olmalı. Seçmeni yüz yüze olamıyorsa sosyal medya araçlarını kullanarak burada da dinleyip onlara mutlaka yanıt verip önemsediklerini hissettirmeliler” diye konuştu.

HİÇ KİMSE, ‘EŞANTİYON KALEM ALDIM’ DİYE OY VERMEZ

Başarı için kılık kıyafet, hitabet tarzı, beden dili gibi konuların tarihten günümüze hala önemini koruduğunun altını çizen Doç. Dr. Alikılıç, günümüzde eski model, tek taraflı propagandanın yerini, yüz yüze iletişime dayalı, uzun süreli ve karşılıklı ilişkilerin inşa edildiği bir yöntemin aldığını belirtti. Alikılıç, “Seçim öncesi, son 2 aya sıkışmış bir ilişki kurma çabası görüyoruz. Belki birkaç gün içinde yüzlerce kişiyle konuşuyorsunuz, elini sıkıyorsunuz. Bu çabalar, tamamen hızlıca insanların gözlerine bakmadan tokalaşmak, anahtarlık, kalem dağıtmak, bayrak asmak, megafonlardan çok fazla üzerinde düşünülmeden kurulmuş melodiler göndermekten öteye geçmiyor. İnsanlara kalem vermek yerine beraber çay içip sohbet etmek, çok daha mantıklı. Hiç kimse, ‘eşantiyon kalem aldım’ diye oy vermez. Birlikte fotoğraf çektirmek, çay içip yemek yiyip sohbet etmek çok daha etkilidir. Seçmen, adayla yüz yüze konuşmayı ve ilişkisinin seçim sonrası da devam etmesini ister” dedi.

ADAYLARIN KIYAFET SEÇİMİ NASIL OLMALI

Siyasetçilerin kıyafet seçimine önem vermesi gerektiğini de belirten Alikılıç, “Baktığımızda adayların genellikle bürokrasinin kıyafeti gibi bir algıya yol açan koyu renk takım elbiseler giydiklerini görüyoruz. Çevrelerinde de aynı kendileri gibi giyinen birçok insanla seçim çalışması yapıyorlar. Bazen bu insanlar arasında kimin aday olduğunu bile kestirmek güç olabiliyor. Adaylar, gidecekleri ortama göre uygun kıyafet seçmeliler. Örneğin, bir üniversiteye gidip gençlerle görüşmek istediklerinde bir kanvas pantalon, bir gömlek giyip onlardan biri olduğunu daha doğru gösterme şansını elde edebilir. Aday yaş olarak büyük olsa da kıyafetiyle ‘ben de sizden biriyim ve gencim’ imajı yaratabilir. Yanlış kıyafet seçimi, aynı yanlış iletişim kurmada olduğu gibi seçmeni olumsuz etkiler” şeklinde konuştu.

RAKİBİNİZİN RENGİNİ GİTMEMEYE DİKKAT EDİN

Günümüzde bazı renklerin siyasi partilerin sembolleri haline geldiğini de hatırlatan Doç. Dr. Alikılıç, “Renklerin siyasi iletişim çalışmalarında egemenliği de var. Adaylarının kıyafet seçimlerinde rakip partinin  kullandığı renkleri seçmemeye dikkat etmesi gerekiyor. İnsanlarda renklerin hangi partiye ait olduğu izlenimi varsa, köy meydanında rakibinizin kullandığı renklerde giyinirseniz sizi diğer partiden sanabilirler. Renklerin akılda kalıcılığı, adayların kullanımı için çok önemli” dedi.