ÖZÇEKİME AKADEMİK BAKIŞ

Uluslararası öğrenci olarak Yaşar Üniversitesi’ne gelen ve  yüksek lisansını  iletişim alanında yapan Hırvat öğrenci Zrinka Peharec, tez çalışmasında, özellikle akıllı cep telefonlarıyla birlikte hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen “selfie” ya da Türk Dil Kurumu’nun çevirisiyle “özçekim”i ele aldı. Pharec, tez kapsamında, aralarında Türkiye, Kanada, Avustralya, Almanya, ABD, Nijerya gibi ülkelerin bulunduğu 40 ülkeden 214 kişi üzerinde anket uyguladı, 8 ülkeden 10 kişiyle de yüz yüze görüştü. Anketten ilginç sonuçlar ortaya çıktı.

Uluslar arası öğrenci olarak Yaşar Üniversitesi'ne gelen ve yüksek lisansını iletişim alanında yapan Hırvat öğrenci Zrinka Peharec, tez çalışmasında, özellikle akıllı cep telefonlarıyla birlikte hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen "selfie" ya da Türk Dil Kurumu'nun çevirisiyle "özçekim"i ele aldı
Uluslar arası öğrenci olarak Yaşar Üniversitesi’ne gelen ve yüksek lisansını iletişim alanında yapan Hırvat öğrenci Zrinka Peharec, tez çalışmasında, özellikle akıllı cep telefonlarıyla birlikte hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen “selfie” ya da Türk Dil Kurumu’nun çevirisiyle “özçekim”i ele aldı.

Katılımcıların yüzde 88’i, cep telefonu veya dijital makineyle selfie çektiğini söylerken yüzde 19,7’si selfie çekmeyi sevdiğini, yüzde 75,7’si olumlu düşündüğünü, yüzde 4,55’i ise nefret ettiğini belirtti. Paylaşım için en fazla kullanılan mecra facebook olurken ankete katılanların yüzde 42’si fotoğrafta olduğundan iyi görünmeye çalıştığını, yüzde 23’ü de bazen farklı görünmek için rol yaptığını ifade etti.

Tez çalışmasının danışmanlığını yürüten Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melek Atabey, fotoğrafın öncesinde resim sanatında otoportre olarak karşımıza çıkan selfienin doğuşunun 1839’a dayandığını belirterek, “Bundan yüzyıllar önce ilk selfie’yi çeken Robert Cornelius, selfienin atası olarak karşımıza çıkarken bu teriminin internette ilk kullanılışı ise 2004’te Flickr’da gerçekleşti. Bu tarihten 2012’ye kadar selfie kelimesinin kullanılışında yüzde 17 bin artış yaşandı ve Oxford sözlüğüne girmesiyle de resmi bir kelime halini aldı” diyerek selfienin gelişimini anlattı.

 

YSR Selfie (1)
Zrinka Peharec- Doç. Dr. Melek Atabey

Bu tezde, bir postmodern iletişim aracı olarak selfienin kullanımı ve etkileri üzerinde durulduğunu ifade eden Doç. Dr. Atabey, “Özellikle akıllı cep telefonlarının ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla anlık, hızlıca cep telefonları ile çekilen selfieler çabuk bir biçimde sosyal medyada yerini bulup yayıldı. Bu çalışmanın temel amacı, ‘selfie’lerin internet üzerindeki sunum ve paylaşımlarının, yeni bir sosyal olgunun oluşumunu nasıl hazırlayıp etkiledikleri sorularına yanıtlar aramak oldu. Anlık görsel iletişim aracı olan selfieler, yalnızca sosyal medya kullanıcıları tarafından kullanılmıyor, aynı zamanda özel şirket ve kurumların yaptığı tanıtım ve reklam etkinlikleri için kullanılıyor. Bu etki de incelendi. Kişilerin kendilerinin çekip oluşturduğu fotoğrafların, kitlesel olarak kullanım ve paylaşımlarının gücü konusunda akademik bir farkındalık yaratmayı amaçladık. Sosyal medyanın gelişim ve kullanımına, internet üzerindeki görsel iletişimin nasıl kurulduğuna dair yeni verilere ulaşmak da amaçlardan biri oldu” diye konuştu.

YSR Selfie (5)

ÜLKELER FARKLI, TUTUMLAR AYNI

Çalışmanın ilk bölümlerinde, sosyal medya, öz-portre, öz-sunum, internetteki kitlesel davranışların ilişkisinin irdelendiğini aktaran Melek Atabey, “Görüşülen kişiler ve ankete katılanlar farklı ülkelerden olmalarına rağmen selfie çekimlerinde ve paylaşımlarında hemen hemen benzer bir tutum içindeler. Anket ve görüşmelerde sorulan sorularla, insanların en mutlu anlarını sevdikleriyle paylaştıkları, bazen de bunun için çaba sarf edip mutluymuş gibi görünmeye çalıştıkları, daha iyi görünmek için fotoğraf filtreleri kullandıkları, başkaları tarafından beğenilme ve ilgi görme arzusunda oldukları sonuçları ortaya çıktı” dedi.

Selfie modasının yaygınlaşarak sürdüğünü, birçok yeni moda akımla birlikte asie selfie, helfie, catfie, dronie, space selfies gibi türlerinin de ortaya çıktığını ifade eden Hırvat öğrenci Zrinka Peharec ise tez kapsamında yaptığı anket ve görüşmelerden, selfienin narsisizmden çok bir moda akımı olarak algılandığı sonucunun ortaya çıktığını ifade etti. Peharec, anket sonuçlarını da açıkladı.

İŞTE O ANKETİN SONUÇLARI:

– Ankete katılanların yüzde 87’sini, 18-34 yaş arası, yüzde 13’ünü ise daha üst yaştakiler oluşturdu.

– Katılımcıların yüzde 88’i cep telefonu veya dijital makineyle selfie çektiğini söylerken yüzde 19,7’si selfie çekmeyi sevdiğini, yüzde 75,7’si olumlu düşündüğünü yüzde 4,55’i ise nefret ettiğini aktardı.

– Katılımcıların yüzde 7’si günde 10’dan fazla, yüzde 9,6’sı haftada 10’dan fazla, yüzde 33,84’ü ise ayda 10’dan fazla selfie çektiği yanıtını verdi.

– İlk selfieler akıllı cep telefonuyla çekiliyor. Ankete katılanların yüzde 65,8’i, ilk selfielerini akıllı cep telefonlarıyla çektiklerini söyledi. Yüzde 26,46’sı ise dijital makineleriyle çektiklerini aktardı.

– Günlük olarak sosyal medyada paylaşan selfie paylaşanların oranı yüzde 3,55 olurken  ara sıra paylaşanlar yüzde 69,54, çekip ama paylaşmayanlar ise yüzde 26,9 olarak ortaya çıktı.

– Selfienin reklam ve kurumsal iletişim aracı olarak kullanılması da tez kapsamında değerlendirildi. Selfienin reklam aracı olarak kullanıldığı ama etkili olmadığı sonucu çıktı. Ankete katılanların yüzde 38’i sosyal medyada selfielere reklam ve iletişim kampanyalarında rastladıklarını belirtirken bu kampanyaları görüp etkilenenlerin oranı ise yüzde 3’de kaldı.

– Katılanların yüzde 89’u sosyal medyadaki başka kullanıcılara ait diğer selfie fotoğraflarını beğendiğini, yüzde 55’i selfie çekerken ya da sosyal medyada yayınlarken daha iyi görünmesi için filtre kullandığını belirtti.

– Katılımcıların en çok kullandığı sosyal mecra ise Facebook. Yüzde 64,55’i Facebook’u tercih ederken fotoğraf uygulaması Instagram ise yalnızca 24,34 oranında tercih ediliyor.

– Katılımcıların yüzde 61.70’i halka açık yerlerde, yüzde 24,4’ü ise evde selfie çektiği yanıtını verdi.

– Yüzde 42’si olduğundan iyi görünmeye çalıştığını, yüzde 23’ü de selfie çekerken bazen farklı görünmek için rol yaptığını kaydetti.

– Yüzde 78,87’si özel ve mahrem anlarında selfie çekmeyi sevmediğini belirtirken yüzde 90’ı da böyle anlarını sosyal medyada hiç paylaşmadığını ifade etti. Yüzde 27,75’i de çocuklukta çekilen selfielerini paylaşmak istemediğini belirtti.

– Ankete katılanlar yüzde 64,21 oranla en fazla nerede ve kiminle olduklarını, daha sonra ise yüzde 34,74 ile yüzlerinin göründüğü fotoğrafları paylaştıkları yanıtını verdi.

– Selfienin yüksek beğeni almasını yüzde 20,24 oranında önemserken, yüzde 31,9’u ise kısmen önemsediğini kaydetti. Ancak yüksek beğeni alınca mutlu olan ve önemseyenlerin orası ise yüzde 60’ı buldu.  Yüzde 30’u yorumları kısmen önemserken, yüzde 11’i ise önemli buldu. Önemsemeyenlerin oranı ise 32,1. Yüzde 77,85’i ise selfiesinin bir başkası tarafından da paylaşılmasını önemsemediği yanıtını verdi.

– Katılımcılar, en fazla, içinde bulundukları modu, iyi göründükleri anları, kiminle oldukları ve ne yaptıklarını göstermek için selfie çekmeyi tercih ediyor. Yüzde 50’den fazlası, iletişimin kolay ve hızlı bir yolu olması nedeniyle, görsellerle iletişim kurmayı sevdikleri için selfie çekmeyi ve paylaşmayı tercih ettiğini kaydetti.